sitenim guzel calismasi icin Mozilla Firefox u kullanin
   
  GUR-KAAN ALICAY
  AHISKA TURKLERI HAKKINDA GENEL BILGILER
 

AHISKA TÜRKLERI
Türkçe 'Akısha', 'Ahıska' veya 'Ahısha'; Rusça 'Ahaltsıb'; Gürcüce 'Ahaltske' (Yeni Kale) olarak bilinir.
Gürcistan Cumhuriyeti içinde, başkent Tiflis'in 159 km. batısında, Posof Nehri kıyısında ve Tiflis-Batum yolu üzerinde kurulu bir şehir olan Ahıska'nın, deniz seviyesinden yüksekliği bin 100 metredir.

Kars'tan 115, Ardahan'dan 60 km. kuzeydoğuda ve Türkiye sınırına 12 km. uzaklıkta bulunan Ahıska'nın çevresindeki topraklarda çoğunlukla arpa, buğday ve mısır tarımı yapılır. Çevresi orman işletmeciliğine elverişli olan şehirde dericilik, gümüş işlemeciliği ve ahşap oymacılık sanatı gelişmiştir. Şehir, demiryolu istasyonu olan Borjomi'ye karayolu ve demiryoluyla bağlıdır. Kuruluşunda bir Gürcü kalesi olan Ahıska, Arap fetihleri sırasında, Hazreti Osman'ın hilafeti döneminde, Şam Valisi Muaviye'nin komutanlarından Habib bin Mesleme tarafından 624'te fethedilmiştir.
Sultan Alparslan tarafından 1068'de ele geçirilen Ahıska, 1267-1268 yıllarında Moğol hakimiyeti altında kaldı. Daha sonra bölgedeki yerel valiler, yarı bağımsız olarak 'Atabek' unvanıyla hüküm sürdüler. Ahıska, Ardahan ve Artvin kesimlerinin idarecisi olan atabekler, 1268-1578 tarihleri arasında bölgenin yönetimini ellerinde tuttular ve bu dönemde İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerine bağlı kaldılar. Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Seferi sırasında, dolaylı olarak yardımları görülen Ahıska Atabekleri, Lala Mustafa Paşa'nın, 1577'deki Çıldır Savaşı sonunda Osmanlı idaresine girdiler.
Bir ara Safeviler'in eline geçen şehir, 23 günlük kuşatma sonunda, 1635'te yeniden Osmanlıların eline geçti. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Edirne Anlaşması ile Ahıska'nın Rusya'ya terk edilmesi üzerine, halk arasında pek çok ağıt yakıldı. 1853-1856 Osmanlı Rus savaşlarında Osmanlı Ordusu'na yardım eden Ahıskalılar, savaş sonunda Rusya'nın baskısından kaçarak Erzurum'a sığındılar.
1918 Mondros Mütarekesi'ne göre Ahıska ve Ahılkelek sancakları, merkezi Kars olan yerli geçici hükümete (Milli Şura Teşkilatı) katıldılar. Milli Gürcistan Hükümeti, Haziran 1918'deki Trabzon Anlaşması'yla, bu iki sancağı resmen Türkiye'ye bıraktı. Fakat 13 Nisan 1919'da İngilizler’in Kars'ı işgali ve Milli Şura Teşkilatı'nın dağıtılması üzerine Ahıska, Gürcistan tarafından işgal edildi ve 16 Mart 1921 Moskova Anlaşması'yla, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Tiflis vilayetine bağlandı. Bugün aynı adı taşıyan bölgenin idari merkezi olan Ahıska, Batum, Ahılkelek ve Borjomi'ye kara ve demiryoluyla bağlıdır. 1940 yılında bulunan linyit madenleri, Ahıska'nın önemini giderek artırdı ve burada enerjiye dayalı endüstri tesisleri kuruldu.
Önemli bir stratejik konumda bulunan Ahıska'da, Evlıya Çelebi'ye göre, 17'inci yüzyılda taş bir kale, kale içinde binyüz kadar toprak ev, pek çok cami, hamam, medrese ve han bulunmaktaydı. Bunlardan Ahmediye Camii, Medrese ve çeşmesi, bir külliye oluşturmaktaydı. 1828'de kale Rusların eline geçti. Şehrin 19'uncu yüzyıl sonunda 30 bin olan nüfusu, 1968'de 18 bindi.
Ahıska Türkleri, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara yardım ettikleri gerekçesiyle, Stalin'in emriyle sürgün edildi. Diğer sürgünlerin aksine, Ahıska Türkleri, SSCB'nin en ücra köşelerine dağıtıldı. 1950'li yıllardan itibaren, diğer sürgün halkların yurduna dönmesine izin verilirken, Kırım ve Ahıska Türkleri bu haktan mahrum edildi.

AHISKALILAR'IN İSMLERİ HAKKINDA TARİHİ BELGE

Aşağıdaki belge, daha Sovyet döneminde bundan 27 yıl önce önde gelen ünlü Kartvel aydınlarının Ahıskalı Türklere bakış açısını açıkça ortaya koymaktadır. Ciltlerce kitap yazan, film çeviren, resim yapan. eğitim veren bu aydın müsveddelerinin utanmadan devlet yetkilisine yazdıkları ırkçı yazıyı okuyunca sanırım Güven Taşkıran önemli ipuçları elde edecektir. Şevardnadze bu gibi yazıların etkisinde kalmış olacak ki 09.12.1996 tarihinde imzaladğı Kararnamenin adını şöyle koymuştu: ''Gürcistan'dan Sürülmüş ve Geri Dönen Meskhlerin Hukuki ve Sosyal Sorunlarını Çözmeye Dair Devlet Programının Onylanması Hakkında'. Böylece devlet düzeyinde Ahıska Türkleri keyfi şekilde Mesh oluvermiştiler. Ne var ki söz konusu program kapsamında 2000 yılına kadar 5 bin Ahıskalı geri alınacakken beş kişi bile geri dönemedi. Şimdi Çveneburi dergisinde yayınlanması gereken aşağıdaki Meskh masalını okuyalım:


''Eduard ŞEVARDNADZE
Gürcistan SSC Komünist Partisi
Birinci Sekreteri

Tiflis, 09 Şubat 1977

Sayın Edurad Amvrosiyeviç!
Bilindiği gibi Kasım 1944’te yaklaşık 20 bin haneden oluşan ve Türk denmesine rağmen Meskh kökenli Gürcü Müslüman olan nüfus, Gürcistan’ın güneyinden Orta Asya’ya sürülmüştür.

Gürcü toplumunun temsilcileri olarak biz aşağıda imzaları bulunan Gürcü aydınları, Meskhlerin Türk sayılmalarının hiçbir aslı olmadığını ve saçmalığa son verilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. 16. Yüzyıl sonlarına doğru Meskheti(ya), Türkler tarafından işgal edilmiştir ve bölgede kılıç ve sosyal mezalimle İslam dini ve Türkçe kabul ettirilmiştir, direnenler yok edilmiştir. 19. Yüzyılın 30’lu yıllarında kuzey kısmı Rusya idaresine geçen Meskheti(ya) bölgesinde Çarlık yönetimi, Gürcü halkını parçalamak ve zayıflatmak amacıyla Mesh (Gürcü) Müslümanlar arasında Gürcüce’yi yasaklamış, bu nüfusun Türkiye’ye göç etmesini teşvik etmiştir. Böylesine ağır şartlarda Müslüman Meskhler hızla Türkleşmişlerdir.

Fakat ne 250 yıllık Türk işgali, ne de 100 yıllık Çarlık mezalimi, Müslüman Meskhleri 1944 sürgünü kadar yıkmamıştır. Bu sürgün, onları vatan toprağından koparmış ve Meskhlerin manevi ölümüne yol açmıştır.

Sürgün sırasında ve Orta Asya’daki alışılmamış şartlarda Meshlerin üçte biri, hastalıklardan ve açlıktan ölmüştür. Sovyet devleti ve partimiz, 20. Kongreden sonra Çeçenleri, İnguşları, Karaçayları, Balkarları ve sürülmüş diğer halkları ata yurtlarına yeniden yerleştirmiştir ve bu halklar vatanlarına dönmüşlerdir. 1948’de Gürcistan’dan sürülmüş Yunanlar (Urumlar), 1956’da Gürcistan’a dönüş izni alabilmişlerdir.

Oysa Türk diye kaydedilen Müslüman Meskhler, dönemiyorlar. SSCB Yüksek Sovyeti’nin 30 Mayıs 1968 tarihli kararı ve 09.01.1974 tarihli Kararnamesi bu zavallı halkın dönüşü için hukuki zemin oluştursa da dönüş engellenmektedir.

Sürülmüş Meskhler, SSCB KP’in yanısıra defalarca Gürcistan makamlarına da başvurmuş, ama sonuç alamamışlardır. Zaten Moskova da başvuruları daima Tiflis’e aktarmıştır, çünkü sürülenlere dönüş izni verme yetkisi Gürcistan’a aittir. Ne var ki, dönüş gerçekleşmiyor.

Bu itibarla konuya eğilmenizi istiyoruz ve öz kardeşlerimiz olan Meskh Müslümanların topraklarına dönüşü için gerekenin yapılmasını arz ediyoruz.

Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun bir vilayeti olan Ahıska’da şimdi Türkçe konuşan bulunamıyor. Posof ilçesi Türkgözü köyü sınır kapısına 18 km mesafede olan Ahıska Posof çayı vadisinin güney yamacına Türkler tarafından kurulmuş, şimdi ise Gürcistan sınırları içerisinde olan bir şehir. Şehre girildiğinde sizi Ahıska kalesine bakan bir TAMARA heykeli karşılıyor. Ahıska’nın Cadde ve sokakları tam bir Anadolu kasabası gibi. Her gün kurulduğu belirtilen Pazaryerinde çoğunlukta hanımlar satış yapıyorlar. Bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyvelerle beraber dağlarda topladıkları otları da satıyorlar. Ahıska’da canlı hayvan olarak da kümes hayvanlarını görmek mümkün. Gezdiğiniz yerlerde konuşabileceğiniz Türkçe bilen bulmak imkânsız. Çünkü 1944 yılında Ahıska Türkleri tamamen sürgün edilmişler. Şimdi Ahıska’da Ermeni ve Gürcüler yaşıyor.

 
  Bugün 35 ziyaretçi (39 klik) kişi burdaydı!  
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol